İLKYAZ EDEBİYAT'IN YENİ SAYISI YAYINDA

İlkyaz ve Satır’ın ilk sayısı yayında!

2018’den bu yana İlkyaz olarak, Türkiye’de 15-35 yaş arası gençlerin sesi olmak için çabalıyoruz. Çünkü biliyoruz ki umut, daima gençliktedir.

Arkadaşlarımızın esir alındığı, ülkemizin anayasal haklarını savunmak zorunda bırakıldığı bir dönemde bu sayının geç yayımlanması kaçınılmazdı. Ama biz kelimelerin gücüne inanmaktan hiç vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz. Hayal kurmaya, yazmaya, okumaya, farklı düşünceleriyle kucaklanmaya hasret kalan gençlerin sesini duyurmaya devam edeceğiz.
Çünkü bazen bir satır, sesi kısılana nefes olur!

Bugün, sekiz genç yazarın öykü ve şiirlerini sizlerle paylaşmanın sevincini yaşıyoruz.
Bir sonraki sayı için senin yazılarını da bekliyoruz: ilkyaz.satir@gmail.com

Unutmayın dostlar, Susan Sontag'ın da dediği gibi, “Yazmak, direnmenin başka bir yoludur.”

Herkese iyi okumalar!

2018’e kadar uzanan arşivimize ise buradan ulaşabilirsiniz.

 

Ege Dündar, Irmak Ertaş ve Sinan Cumart 

İlkyaz x Satır Ekibi

 

ANA YAZARLAR

ÖYKÜ

ÖMER DOĞAN
PAZARTESİ PAZARI

Halil günlerden pazartesi olduğunu henüz ufakken, ayaklarını demir korkuluklardan sarkıttığı pencerelerinin altından gelen tangır tungur seslerden anlardı. Ellerinde uçları kesik eldivenler olan bir grup insanın, tenekelerde yakılmış yaş odunların etrafında çember oluşunu izlerdi. Dakikalar içinde gökyüzüne rengârenk çadırlar gerilir, ortalık kararırdı. 

ŞİİR

BUSENUR DEMİRTAŞ
UMARIM HAYAT BİZİ HATIRLAR

Zamanın yenildiği tek yer şu satırlar

Umarım ki hayat beni bir gün hatırlar

Çıkmaz sokaktayım

Sessizliğimi konuşuyorum

ÖYKÜ

NİLAY KIRIK

SEKSEK

Tek bacağının üzerindesin. Kollarını iki yana açarak dengeni sağlamaya çalışıyorsun. Rüzgâr, parmaklarının arasından geçiyor. Ürperiyorsun. Az evvel çiziktirdin bu seksek kutucuklarını; rengi hafif kırmızıya çalan bir taşla. Çizgileri çatı pervazına yakın... Ama biliyorum, sadece oyun oynamak istiyorsun. 

KALEMDAŞLAR

ÖYKÜ

BÜŞRA GÜNAY

SİSİFOS'UN AŞKI

Mary, valizini toplarken odanın içindeki hava, gecenin karanlığıyla birleşiyordu. Beyaz teni, kahverengi saçlarıyla tezat oluşturuyor, omuzlarından dökülen dalgalı saçları ışığın altında kızıl parlıyordu. İnce beliyle zarif ve kırılgan görünse de çocukluğunun hüzünlü yükünü taşımaktan yorulmuştu. 

ÖYKÜ

FARABİ ORHAN

DELİRİUM TREMENS

Oldukça kitsch şekilde tasarlanmış bir mutfakları var. Her şey sadece orada olması gerektiği için orada, hepsi bu. Halbuki bundan bir önce yaşadıkları ev böyle değildi. Ne oldu ne değişti de böyle zevksizce düzdüler bu kez, hayret. 

ŞİİR

MEHMET YASİN KAYSICI

GÖRÜNMESİN GÖZÜME

Yahu dönüp baksan abartmak değil de nedir

Abartılmayacak gibi de değil 

Bazısı bakar geçermiş

Ben geçemem işte, ne var

ŞİİR

HASRET TOPÇU

PREHİSTORYAL SÜRÜKLENİŞ

Beni estetik bir lisan ile kınadılar, seviyorlar sandım

Ne oldu böyle bana, sanki Nuh’un Gemisini mi kaçırdım

“Sen vazgeçersen okçular yerini terk eder” demekte bir yanım

Ey çağ, sen şansına küsüver şimdi

Ben şahsımla barışığım

ŞİİR

CANSU KÜEY

33-İKİNCİ EV

 en çok da çocuklar

memleketimin güleç yüzlü çocukları

artık doğdukları gibi öldürülüyorlar

bebek katili diyen kalmadı,

çünkü ortada katil olmayan kalmadı