sözcükler hafif kızarınca, kısık ateşte

Mesut Barış Övün yazdı.

2 Ağustos 2025

fark ettim ki son zamanlarda sözcüklerden 

yemeklerden bahseder gibi bahsediyorum

şunun yanına şu iyi gider, diyorum mesela

o halde ikisi birlikte girmeli şiirime

ya da diyorum ki şu sözcük biraz ağır gelir

bu sıcak yaz gününde

 

farklı sözcükleri buluşturmak aynı kapta

onları özenle işleyip kaynaştırmak

hatta gidip komşunun kapısını çalmak 

bir eksiğin olduğunda

bazıları mideye oturur 

bazıları boğazında düğüm

hayat her sabah yeniden başlar 

ve bir gün kapında ölüm

 

sabah diyorum ya, aklıma başlangıçlar geliyor

iliştiriyorum bir uçurtmayı şafağın saçlarına

sonra durup bakıyorum- güzel görünüyor 

 

en güzel kısmı bu olmalı, sunum yani

göze hoş gelen bir yanı var çünkü

bizi yenileyen bazen tek bir sözcüktür 

zihnin çarklarında öğütülür

 

yağmuru ışıkla düşünmek örneğin 

uçurtmayı şafakla

sabahı yaşamla

ve lezzet katan terkipler:  

yıldız alacası, güllerin sesi, kutsal dava

nicesi harcanır bu yolda

sözcükler de bazen zehirler.

 

sözcükler bizi doyururlar

başka bir biçimde de olsa

hasreti bitirir, çocukları gülümsetirler

ve uyum içinde bir araya geldiklerinde

savaşı bile durdurabilirler

 

ve bir mektup, mesela

daha anlamlı değil mi 

bir denizin kıyısında yazıldığında.