SAĞLIKLI BİR YAŞAM İÇİN SLOW FOOD

Son yıllarda fast food adı altında tükettiğimiz gıdaların yüzlerce sağlık sorunu yarattığını artık biliyoruz.

 

Kontrol edilmeyen ve denetime girmeyen, girse de bir şekilde örtbas edilen, kötü mutfak koşullarında üretilen yiyeceklerin kalitesiz yağlarla ya da birkaç günlük yanmış yağlarla üretildiğini biliyor muydunuz peki?

 

Bilmeseniz de, maalesef, öğrenmiş oldunuz.

 

Zararın neresinden dönseniz kârdır ama keşke bilmedikleriniz bunlarla sınırlı olsaydı.

 

Dünyanın en ünlü fast food markasının yıllardır bizlere amonyak ve yağlardan oluşan hamburger yedirdiğini biliyor muydunuz? Mahkemelerce kanıtlanmasına rağmen hâlâ önünde kuyruk oluyoruz ya hani. Üzücü...

 

Fast food’a karşı çıkarılan bir akım var, slow food diye...


O da nedir, dediğinizi duyar gibiyim. Neredeyse hiçbirimizin haberi yok bundan ne yazık ki!

 

Slow food,  yani bizim annelerimizin mutfağındaki gibi yavaş yemek, 1986'da Carlo Petrini tarafından başlatılan uluslararası bir hareket.

 

Carlo da benim gibi kendi mutfak kültürünün aşığıymış demek ki.

 

Hızlı ve ayaküstü yemek alışkanlığına bir alternatif olarak geleneksel ve yerel yemek ve yeme biçimlerini, yerel ekosistemlerin özelliklerini korumayı teşvik eden hareket. Yani kendi öz kültürünün asimile olmaması için başlatılan bir yiyecek devrimi de diyebiliriz slow food için.

 

Peki bu yeme alışkanlığını edinmenin faydaları neler, birlikte bakalım.

 

1- Bu tür yemekleri şef, size özel üretir.

 

2- Belki on dakika fazla beklersiniz ama sağlıklı beslenirsiniz.

 

3- Sağlıksız yiyecekler tüketip obezite olma riskinizi neredeyse yok edersiniz.

 

4- Zararlı yiyeceklere ödediğiniz paraların en azından sağlıklı yiyeceklere gittiğini bilirsiniz.

 

Ve dahası... 

 

Her zaman dediğim gibi mutfak kültürümüzün değişmez mimarları olan annelerimize ve şeflerimize büyük görev düşüyor. 

 

Türk gastronomisini işleyen, yaşatan ve tanıtmak için bu kadar mücadele eden o kadar kaliteli lokantalarımız varken çocuklarımızın ve kendi sağlımızın bozulmaması için fast food akımına bir son vermek gerekiyor.

 

Bana göre en korkuncu, evimizdeki mutfağımızda bile bu fast food tarzını işliyor olmamızdır.

 

Her şeyden önce tadına doyum olmayan annelerimizin tarifleri bizlere bir ömür yetecekken çocuklarımıza neden aktarmıyoruz ve sadece üç dakika daha hızlı olacak diye çocuklarımızın bu kötü yemek yeme alışkanlıklarına neden durmadan destek oluyoruz, anlaşılır gibi değil.

 

Demem o ki siz bilmiyorsanız annenizden yardım alın ama kendi çocuklarınızı zehirlemeyin.

 

Kendi mutfak kültürümüzü yaşatabilmenin bir aşaması da budur.

 

                                                                                                                                                                                               EMRE İDRİSOĞLU

 

SATIR DERGİSİ

EYLÜL 2022

edikleriniz bunlarla sınırlı olsaydı.