BANA SÖYLEME DEDİLER

Bana yaşamayı öğrettiler kör bir taş üzerinde

Sonra dediler ki bildiğini kimseye söyleme

Ağzımda yılgılardan yapılma bir sükûnetle

Bozuntuya vermediğim uyanmaların sahibi oldum her gece

Kalkışlara yeltenerek, kendimi ikna odalarında yalpalanan bir genç olarak bilirken

Başardım ve uzattım elimi sarının cazibeli gölgesini göreyim diye ışığın geldiği yöne

Gölgeler yüklü kumlar

Vaziyet almış kurgular

Kimsesiz ağaçlar

Ve gece bekçileri

Hepsi, hepsi cazibeli ışığın bana olan düşmanlığından

Kalkmasaydım da bilmeseydim dünya ne yöne dönüyor

Bilmenin kıyısında düşmeler var bana biliyorum

Ama korkumu ayıplayarak azarlıyorum

Çünkü ben kör bir taş üzerinde

Terbiye edilmiş bir hevesin kurtarılmayı beklemeden sessizce kalışına şahit oldum

Bilmiştim o sıra çocuklar neden ağlardı istediği şey uğruna

Çünkü büyümeyi merak etmek bir tek o yaşların oyunu oluyordu

Geçtim camdan ışıyan cilveli sarının ardına saklanarak ayna karşısına

Soludum evin tende eskiyen hayallerini

Hayaller, evin televizyonu üzerinde biriken tozdan ne diye haberdar?

Bu bilmek yaşamaya dayanan yerlerimi zonklatıyor

Ama dayanıyorum çünkü yaşamak bana kör bir tahtanın üstünde öğretildi

Ayna bana bir şeyler söylemek istiyor

Sanki pıhtılaşmış bir omurganın üzerinde

Eğreti bir ruhun keyifsizliğini işittiriyor bana

Ama anlayamam

Çünkü yaşamayı bildiğimi kimseye söylemeyecektim

Tahta kördü ama sağır değildi kalbim gibi

Ah belki duyaydı, bir işiteydi dünya zindanında keşmekeş zorlanmalarımı

Bir duraksamayla kahramanı olmaz mıydım bu mavi göğün

Bana günden kalan gri bir sis

Bana geceden kalan yorgun bir varis

Gitmek zamanı aşımlara uğramadan önce

Dağları hesap ederdim denizler benden yana olurdu hep

Ama yaşamak öğretilmişti bana

Yaşamak

Âdem’den kalma bir yara

Havva'dan kalma bir hayâ

 

ŞEYDA NURDAN OTABAŞİ

SATIR DERGİSİ

ARALIK 2022