ASANSÖRDE BULUŞMAK DA ZOR TORAMAN BEY!

Büyük bir mağazada iyi bir konumda çalışıyorum. Büyük makamların yazışmalarını taşıyorum. Görev ne kadar önemsiz gibi görünse de görevimin kritik olduğunun farkındayım. Tüm hayati karar merci, aynı asansörü kullanıyordu. Tek karşılaştığımız yer… Önemli bir adam olduğumun farkındayım. Bay Toraman, "Evladım tüm mesaini asansörde geçiriyorsun; karşılaştığımız başka bir yer yok." diyor. Haklıydı ama o kata daha önce çıkan da olmamıştı. Laf olsun diye konuşuyordu. Aklımda da annemin kırılan gözlüğü vardı. Bunca yazışma arasında bir gözlük, kafamı deli gibi meşgul ediyordu. Gözlüğü yaptırmak yerine yeni bir kemik çerçeve almak daha ağır basıyordu. Annem işteki yoğunluğumu bilemezdi. Ona göre o, hep haklıydı. "Kâğıttan uçak görevini senden iyi yapar!" diyordu. Diğer memur arkadaşlar, masabaşına hapsolmuşlar. Ben özgürüm, tıpkı bir kuş gibi.

"Acaba gökyüzünde uçan bir gözlük bulabilir miyim?" diye düşünüyorum. İş yerinin terasına çık ve bekle... Annem beynimin içine hücum ediyor, üzerimdeki baskısının dozunu arttırıyor, bana da düşünmek kalıyor.

Kırılan gözlüğü cebimden çıkarıyorum. Bebekliğimden bugüne dek değişmeyen tek şey. Gözlük, cebime çok zor sığıyor. Bir an gözlüğü gözüme tutuyorum. Annem oluyorum." Onun gözünden dünya nasıl görünüyor?" diye düşünüyorum.

Teoman Beyle bugün asansörde yirmi altı kez karşılaşıyorum. Her karşılaştığımda yazışmayı verseydim işim birazcık olsun hafifleyebilirdi diyorum.  O zaman maaşım düşebilir miydi? Geri kalanlar ufak müdürler olurdu. Havada keklik diyebilirim. O sırada telefonum inatla çalıyor. Bu kadar acil ne olabilirdi ki!  Gözlük olacak değil ya! Bunca yoğunluğumun arasında ne yapabilirim? Telefonumun sesini kısıyorum. Elimdeki yazışmalar ağırlaşıyor, taşıyamaz oluyorum.

Mağazadan çıktıktan sonra annemi aramam gerekiyor. Gözlüğün rengini ve modelini netleştirmem gerekiyordu. Mutlaka kemik olmalıydı. Kahverengi tonlar, en güzeliydi. Eski gözlüğünü andırmasını istiyorum. Tekrar benim annem olması için. Ondan bana kalan tek hatıra... Giderken gözlüğünü unuttuğunu gören bendim. Kimseye söylemeden gözlüğü cebime atmıştım. Zaten gözlük, çoğu yerden kırılmıştı. Yaptırmak da içimden gelmedi. Bunca işin arasında gözlük son sıradaydı. Gözlüğü yanımda taşımayı çok seviyorum ben. "Oğlum iş yerine bari getirme şu gözlüğü, bir maaşta ona bağlayalım istersen!" diyordu Toraman Bey.

 

Bugün zincirlerimi kırarak gözlükçüye gidecektim. Ancak bu şekilde huzur bulabilirdim. Gökyüzünden gözlük yerine annem yağsaydı çok daha fazla mutlu olabilirdim. Fark etmeden yazışmaları da yanımda götürüyorum. Önem sıralamasında gözlüğü için de bir numara seçiyorum. Nasıl olsa her gün yazışma geliyor ama annem asla.

Tahmin ederseniz ki gözlükçüye yine giremiyorum. Yalnız kendime kemik gözlük alıyorum. Tam da anneninki gibi. "Asansörde buluşmak da zor Toraman Bey!" diyorum ve yine asansördeyiz.

Toplam binlerce kez...

Belki de bir gün…

 

 

                                                                                                                                                                             VOLKAN KOÇAK

 

SATIR DERGİSİ 

EYLÜL 2022

EDİTÖR: MELİKE HANGÜN